Hep söylenen nerede o eski bayramlar! Cümlesini maalesef son yıllarda o kadar hissederek yaşıyoruz ki çocukluğumun bayramlarını ziyaret etmeden duramıyorum hayallerimde...
Birkaç gün önceden başlardı telaş. Ne yaparsak o birkaç gün önüne bayram koyardık. Telaşın bile... Bayram telaşı, bayram temizliği, bayram tatlısı... Canım annem! Bayram tatlısını akşamdan şerbetler her bayram günü için de ayrı tepsi tatlı yapardı. Gelenimiz o bayramlarda eksik olmazdı hiç. Eksik olmasınlar...
Üç kız kardeşiz biz... Arife gecesinden heyecanla annemin önünde sıraya girerdik... Annem hepimiz için eski çorapları şeritler halinde keserdi. Her şerit için avuç içi kadar gazetede keser onlarla saçlarımızı sarardı. Biz artık bir heyecanlı yatardık yatağa birde kışa denk gelirdi hava soğuk bir oda da soba ve biz de o oda da... Başucumuzda ayakkabılarımız askıda bayramlıklar... Şuanda bile beni heyecanlandırıp duygulandırıyor bu anılar... Sabah babam ahıldan gelene kadar saclar bukle bukle bayramlaşmak için kapıya dizilirdik... Annecim mutlu huzurlu babam yorgun ama bizi öyle gördükçe daha bi umutlu... Böyle naif böyle kendi halinde bir ailede yaşadım ben her bayramı... Bugün her şey çok farklı her imkân var bayramı beklemiyor ayakkabı için çocuklar ama aynı huzuru ayni naifliği yaşamak onlarında hakkı...
Geçmişe bakınca biriktirmeli onlarda güzel anıları... İçinizdeki ayakkabısı başucunda uyuyan çocuğun heyecanını kaybetmeyin 1 çocuğa bile olsa bu hissi yaşatıp huzuru kendinize hediye edin...
Aileniz sevdikleriniz arkadaşlarınız komşunuz... Birilerine dokunun birilerinin bayram kahvaltısına ortak olun... İster tarhana pidesi ister iki dilim tatlı çalın çalınmamış kapıları çaldığınız ev kapısı değil gönüllerin kapısı... Ramazan bayramınız mübarek olsun.