Ne çabuk geçti dört küsur yıl...
Yerel seçimler yine geldi çattı. On yıllık Tunç Soyer döneminden sonra İsmail Yetişkin dönemi de bitmek üzere. İsmail Başkan tekrar aday olur mu bilinmez? Ancak Seferihisar’ın bu yerel seçiminin daha önceki seçimlerine benzemeyeceğini şimdiden söylemek zor değil.
CHP yönetimlerinin artık kentimizde seçim kazanması öyle çantada keklik olmayacağı ortada.
Bunu, bir parti üyesi olarak üzülerek ben de görüyorum.
Daha şimdiden ilçe CHP tabanındaki hoşnutsuzluklar, alternatif örgütlenmeler ve yeni yeni aday isimleri bunu gösteriyor zaten.
Halk arasında *"İlçe parti yönetiminin delegeleri, delegelerin de yönetimi belirlediği"* düşüncesi oldukça yaygın. Bu durumun yerel yönetimin aynı insanlardan oluşan dar bir kadro içine hapsedildiği ve *"dışarıdan gelecek siyasi katkıya kapalı tutulduğunu"* düşündürüyor.
Hızla gelişip büyüyen Seferihisar’ın yerel yönetiminin aynı ölçüde büyüyüp gelişememesi, biriken kent sorunları karşısındaki *"yetersizliğinin"* en önemli sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Böyle bile olmasa, bu düşünce daha önceki dönemlerde delegelerin belirlenmesi noktasında yapılan eksik ve hatalarla ilçe halkının kafasına kazınmış durumda. Bu konuda İlk gürültüleri, belli ki bu ay içinde yapılacak olan delege seçimleri ortaya koyacak.
Yönetilebilen kontrollu rekabet ve çok sesliliğin kent siyasetine zenginlik katacağı düşüncesi ile yeni çıkan oluşumları şahsen ilçe demokrasisi adına olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyorum.
Gelelim böyle bir çatışmanın içinde olmak istemeyen, ama artık birşeylerin değişmesi gerektiği konusunda sabrı taşan *"Sonradan Seferihisar’lı"* olanlara.
Bu insanların çoğu son onbeş yılda ilçeye göç ettiler ve ilçe nüfusunun neredeyse üçte ikisini oluşturuyorlar. Ayrıca her geçen gün sayıları artmaya da devam ediyor.
Bir çoğu ya emekli olmuş ya da büyük kent hayatından bıkmış, daha küçük bir sahil kasabasına yerleşip sakin bir hayat beklentisi içinde olan aydın, üretken insanlardan oluşuyor. Bir kültür sanat merkezi sahibi olarak bu insanlarla çok sık karşılaşıp sohbet etme imkanı buluyorum. Bir çoğunun Seferihisar’ı sahipsiz bir cennet gibi değerlendirmesi ve “Artık taşın altına bizde elimizi koyup katkı sunmalıyız” psikolojisi içinde olması önümüzdeki yerel seçimleri, alışılagelmişin dışına çıkaracağını gösteriyor.
Umarım bu psikoloji daha da büyür ve dünyanın bir çok yerinden deneyimleri ile kentimize gelip yerleşen bu insanlar da belli sorumluluklar alır ve katkılarını sunar.
Böylece Seferihisar’ın yerel siyasetindeki bu kısır döngüsünden hep birlikte kurtulmuş oluruz.
Aksi takdirde, büyük bir aydın seçmen potansiyeline sahip kentimizin yerel yönetimi de, mevcut parti anlayışı ile *altın tepside bir hediye* olarak sağ partilere teslim edilecek.
Tüm bu gelişmelerden haklı olarak bizler, yani *Demokrasi ve Cumhuriyet değerlerine inanmış; laik, çağdaş, sevgi ve barışın büyüdüğü bir Seferihisar’ın hayalini kuran insanlar olarak* çok rahatsızız.
Bu yüzden derneğimizden bir grub partili arkadaşlarımız ile CHP İlçe Teşkilatı Başkanımız Sn. Senem GÜRER SOLAK’ı ziyaret ettik ve kaygılarımızı doğrudan dile getirdik.
Bir beyin fırtınasına dönüşen görüşmemizden *“Değişim”* mutlaka olmalı görüşü ile ayrıldık.
Hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Sevgiyle kalın.