Nitelik değeri ifade eder. Nicelik ise sadece miktar ile ilgilenir. Birinde saymayı bilmek yeterlidir. Diğeri ise bilgi, emek, erdem, birikim gibi saymakla bitmeyen daha başka bir çok meziyeti de gerektirir.
Bazen siyasette bu iki sözcük hangisi daha önemlidir diye karşılaştırılır. İkisi de önemlidir ve birliktelikleri üretken bir bütüne dönüşür. Ancak topluma fayda sağlamaları için önemli bir ön koşul vardır. “NİCELİK” yani kalabalık, “NİTELİĞİN” yani bilginin, erdemin ve sağduyunun kontrolünden asla çıkmamalıdır.
Buradan siyasete geçiş yaparsak; geri kalmış toplumların en temel sorununun nitelik eksikliği olduğunu görürüz. Nüfusu yüz milyonları, hatta milyarları bulan sefalet içinde geri kalmış devletlerin yanında nüfusu on binler ile ifade edilen devletçiklerin refah içinde yaşadıklarını görürüz. Bu gerçek kuru kalabalıkların tek başına bir değer olmadığının açık bir ifadesidir.
Bilgi edinmenin bu denli kolay olduğu günümüzde bu gerçeği bilmeyen çok az sayıda insan kalmıştır. İşte tam da burada ülkemizin nitelik sorunu yaşayan siyasetçilerini biraz sorgulamak istiyorum.
Siyasetçilerimiz siyasetin bir toplum mühendisliği olduğunu, siyasetçinin bir bilim insanı tavrı içinde, partilerinin de toplumu analiz eden saygın laboratuvarlar olması gerektiğini biliyor olmalılar. Ancak bir bölümünün popülizmi, dalkavukluğu, küçük beklentiler uğruna susmayı, ötekileştirmeyi, parti flamaları ile küçük kalabalıklar halinde oraya buraya koşturmayı siyaset sandıklarını görüyoruz. İşin şaka gibi olan başka bir yanı da bunun farkında olup durumu kabullenmiş siyasetçi sayısının artıyor olmasıdır.
Bu gerçek, toplumun mimarı olan siyasetin küçük hesaplar uğruna çeyrek porsiyon politikacıların at oynattığı bir siyaset bataklığına dönüşmesine neden oluyor. Giderek daha da büyüyen bu bataklık yeni bir siyaset kültürü ile kurutulmadıkça siyaset güvenilir meslekler arasında tabelada olduğu gibi en alt sıralarda yer almaya devam edecektir.
Kısaca sorunlarımızın kaynağını dışarda aramaya gerek yok. Ben kirlenmiş siyaset kültürümüzde saklı diyorum. Aziz Nesin de yıllar önce aynı bataklıkta yetişmiş bir siyasetçiyi “Zübük” isimli bir kitabına konu etmişti. Demek ki değişen fazla bir şey olmamış.
Samimi ve yurtsever vatandaşların ellerini taşın altına koyma zamanı çoktan geldi. Aksi takdirde sayıları fazla olmayan samimi ve nitelikli siyasetçilerin de siyasetten soğuyup kopacağını göreceğiz. Bu da gelecek adına hiç de hayra alamet olmayacak..
Her şeyin güzel olmasını diliyor, sevgi ve demokrasi ile kalın diyorum.