Cumhuriyetimizin 102 nci yılını büyük bir coşku ve gururla kutluyoruz.
Yok edilmek istenen bir ulustan var edilen bir milletin ferdi olarak Cumhuriyetin erdemlerine inanan Türkiye Cumhuriyetinin sıradan bir yurttaşıyım.
En büyük bayramımız kutlu olsun.
Bu yazımda kaleme almaya çalıştığım trafik kanununda yapılacak değişikliklere farklı bir pencere açmaya çalışarak, birlikte yaşadığımız bu topraklarda daha huzurlu ve güvenli araç kullanmayı hedeflemektir amacım sevgili okurum.
Umarım keyifle okursunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisimize AKP grubu tarafından 23 Mayıs 2025 tarihinde “Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sunuluyor.
AKP Milletvekilleri tarafından teklif edilen kanun tasarısının genel gerekçesinde; “Trafik kazalarının önlenmesi ve karayolu trafik güvenliğinin artırılması” amaçlanıyor. Yürürlükteki mevzuatın günümüz şartlarına uyumunun, trafik kural ihlalleri nedeniyle uygulanan yaptırımların güncellenmesinin öneminden bahsediliyor. Teknolojiden de faydalanılarak caydırıcılığı artırmak amaçlı olarak belirtilen trafik kanununda yer alan tüm cezaların artırımı yönünde bir yöntem izlenmediği de vurgulanıyor.
Kanun teklifinde; 2024 yılı içerisinde trafik kazalarından dolayı 6.381 kişinin öldüğü, 385.117 kişinin ise yaralandığı bilgisi verilmekte ve bu kanun teklifi ile bu kayıpların önüne geçilmesinin, çevre kirliliğinin azaltılarak trafik güvenliğinin en üst düzeye çıkartılmasının hedeflendiğinden bahsedilmektedir.
Aynı kanun teklifi içerisinde, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 2018 yılında yayımladığı “Karayolları Trafik Güvenliği Küresel Durum Raporu” verilerine göre, hızın 1 km./s. Artmasının kaza riskini dört kat artırdığı verisi paylaşılıyor. Ayrıca 2024 yılı içerisinde günlük 17,4 olan can kaybı ortalamasının 10’unun hız kaynaklı ihlallerden oluştuğu verisi aktarılıyor.
Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 tarihli bir raporuna dayanarak, cep telefonu ile konuşurken araç kullanmanın kaza riskini dört, mesajlaşmanın ise 23 kat artırdığını belirtiyor.
Öncelikle bu yasa tasarısında “Trafik Güvenliği”, “Çevre Kirliliği” ve bunlara bağlı oluşan maddi, manevi kayıpların önüne geçilmesi adına atılacak adımlar için çok geç kalınmış olduğu kanaatindeyim.
Fakat, farklı bir pencereden bakarak kanun koyucunun kanun teklifi değişikliği ile asıl amacı arasında ciddi farklılıklar da olduğunu düşünüyorum.
Örneğin “Genel Gerekçe” başlığı altında yer verdiği “çevre kirliliği” ile ilgili nasıl bir tedbir düşünüldüğüne hiç değinilmemiş.
TUİK Verilerine göre ülkemizde 2024 yılı sonu itibarıyla 31.301.389 adet motorlu kara taşıtı trafiğe kayıtlıdır.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğundaki yol ağı toplamımız 68.617 km., her 1.000 kişiye düşen toplam araç sayımız 337, otomobil sayımız ise 178 dir.
WHO / Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, düşük gelirli ülkelerde yıllık trafikte ölüm oranları yüksek gelirli ülkelere göre çok daha yüksektir. Buna karşılık 2018 de Dünya genelinde 1.35 milyon kişi trafik kazalarında can vermiş, bu rakam 2023 yılında 1.19 milyona gerilemiştir.
Dünya genelinde ki kısmi azalma elbette ülkemizde de yaşanmış, 2018 de 82.000.000 luk ülkemizde 6.675 yurttaşımız trafik kazalarında can vermiş 100.000/8.14 kişi oranı, 2023 de 100.000/7.67 oranına 85.000.000 nüfus ve 6.548 can kaybına düşmüştür.
2024 yılı verilerinde de bu düşüşün devam ettiği iktidar partisinin TBMM’ne verdiği kanun teklifinden de anlaşılmaktadır.
Buna karşılık rakamların halen çok yüksek olduğunu, yaşadığımız özellikle manevi kayıpların telafisinin mümkün olmadığı bilincinde hareket ile: Ülkemiz taşıt yolu ağının gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ülkeye nazaran inanılmaz derecede az olduğu da yine WHO verileri ve açık kaynak bilgilerinden öğrenilmektedir. Örneğin;
Ülkemizde toplam yol ağı, 68.526 km. iken araç başına düşen yol 2.38 metredir.
Bu rakamlar, Almanya için 13.8 metre, İngiltere için 9.67 metre, ABD için ise 23.1 metredir. AB ülkelerinin neredeyse onda biri kadar bir trafik yolu ağımız vardır.
Kanun teklifinde ya da hükümetin trafik kazalarının önlenmesi ve yol güvenliklerinin artırılmasına yönelik ne tür tedbirler aldığı, alacağıda açıklanmamış, yine aynı iktidar tarafından yönetilen ilgili birimler bu kanun tasarısı hakkında sorumluluk alarak neden-sonuç ilişkilerine yönelik açıklamalarda bulunmamıştır.
Durum böyle olunca da bu kanun değişikliği teklifi ile, acaba trafik güvenliğinden ziyade Maliye Bakanlığına ucu açık bir gelir kalemi mi oluşturmak istenmektedir diye düşünülmektedir.
Bunun için de yine bazı verilere bakmakta fayda var gibi. İdari Para Cezaları ya da Trafik İdari Para Cezaları’nın bazı ülkelerin Genel Bütçelerindeki yerlerine ve oranlarına bakmak gerekmektedir.
Almanya binde 1 / belediyelere,
İngiltere binde 1 / belediyelere
ABD binde 1 / belediyelere,
Türkiye’de ise yaklaşık olarak binde 6 – 7 olduğu ve paranın da çok büyük bir kısmının genel bütçeye aktarıldığı bilinmektedir.
İktidarın verdiği kanun teklifi yine iktidar partisinin oyları ile reddedilmeyecektir elbette. Yasallaşarak 1.1.2026 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Bu yasa ile de Genel Bütçe üzerinde binde 6-7 oranında olan trafik cezası oranları yüzde 10 seviyelerine ulaşıp hazineye inanılmaz bir gelir kalemi oluşturacaktır.
Devlet hazinesinin para kazanması her hal ve şartta tüm yurttaşlarımız için özellikle trafikte, güvenlik ve otopark gibi hizmetlere çözüm olacaksa helali hoş olsun. Ama yönetsellik zafiyetlerinden kaynaklanan bütçe açıklarına yama oluşturacak ise bu durum sade yurttaşa ek vergi den başka bir anlam kazandırmayacaktır.
Görünen de odur ki bu kanun değişikliği ile bütçeye yama oluşturmak amaçlanmaktadır.
Trafik kazalarının önemli bir bölümü altyapıdan çok sürücü davranışlarından kaynaklanmaktadır. Tam da bu nedenle kalıcı olarak çözüm; cezaları artırmak değil, doğru davranışları sergiltemektir. Bunun en güzel yolu da elbette ki okullardan başlayarak “zorunlu trafik bilinci” dersinin konulmasıdır.
Teknolojik imkanların geliştirilmesi ile sabit radar ve trafik denetimleri yerine yapay zeka destekli izleme, sürücü davranışları analizi ve ihlal tahmin sistemleri ile caydırıcılık artırılmalıdır.
Sadece şehirlerin otopark kapasiteleri trafikte oluşan yoğunluğa neden olmamaktadır. Şehrin toplu taşıma ağlarının geliştirilmesi, kapasitesinin artırılması ve ihtiyaca yönelik yapılandırılması trafik güvenliği ve konforunu son derece etkileyen unsurlardır.
Trafik cezalarından elde edilen gelirlerin, toplumsal bilincin yükselmesinde kullanılan araç olması sağlanmalıdır. Trafik cezalarından elde edilen gelirlerin sadece, trafik güvenliği projelerinde, okul/eğitim programlarında ve kazazede rehabilitasyonuna ayrılması şarttır. Bu kalemden elde edilen gelir ve yapılan harcamalar tamamen şeffaf bir biçimde kamuoyu ile de paylaşılmalıdır.
Sonuç olarak; bir ülkede demokrasinin gelişmişliği trafikteki davranış biçimleri ile doğrudan doğruya bağlantılıdır. Bu nedenledir ki o ülkenin vicdanına benzer. Yollar ne kadar geniş olursa olsun, adalet yoksa tıkanır. Cezalar, tabelalar ve yasalar; hepsi birer araçtır ve esas olan kişinin kendi içindeki adalet duygusudur. Bu duyguyu da ana sınıfından itibaren o kişiye aşılamaz iseniz maalesef ki hiçbir bütçe kaleminde de bulamazsınız.
Yollarda akan binlerce, milyonlarca aracın sesi, sadece motor gürültüsü değildir. O sesin içinde düzen, sabır ve bazen de adaletin eksikliği yankılanır.
Gelişmiş ülkelerde trafik cezası sürücüyü eğitmek için kesilir, Türkiye’de ise bütçede ki açığı kapatmak için.
Son söz olarak, yollarımız uzasa da, yeniden daha geniş bulvarlı şehirler imal etsek de araç sayılarımız çoğalsa da insanda ki vicdan ve dürüst kişilik aynı oranda artmıyor, gelişmiyor, çoğalmıyor.
Gerçekten trafikte güvenlik radarlı yolda kırmızı ışıkta durmakta değil vicdanın ve bilginin yeşil ışığında geçmekle başlamalıdır.
Bu yasa tasarısı ile tam olarak trafikte güvenlik ve konforlu sürüşten bahsetmek ve sonucunu beklemek biraz safdillik olacaktır.
Sayın İçişleri Bakanının iyi niyetli çalışmaları bir hükümet programı halinde diğer bakanlıklar ile entegre bir yapıya dönüşmezse trafik düzenimizde bir değişikliğin olacağı tartışmalı halde kalacaktır.
Trafikte kurallara uyun, sevgiyle sağlıkla hayatta kalın
Vahdi SARIKAYA














