Her gün yeni bir uyanış, tertemiz bir sayfa… Fakat kendimden pay biçecek olursam; son günlerde Gazze – İsrail arasındaki savaşta masum sivillerin hayatlarını kaybetmesi, bendeki motivasyonu tamamen yok etti.
Her ne olursa olsun, savaşın kazananı olmaz... İçinde bulunduğumuz zaman, şahit olduklarımız ne kadar zor bir süreç geçirdiğimizi de göstermiş oluyor. Bölge halkının, çocukların hayatını kaybetmesi, feryat eden sağlıkçılar, anne babaların gözyaşları... 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, 2023 yılında iki ülke arasında resmen savaş ilan edildi. 1. Dünya Savaşı’nda Arapların halifenin çağrısına uymadığı ve İngiltere ile iş birliği yaparak Osmanlı’yı ‘arkadan’ vurdukları ve Filistinlilerin topraklarını sattıkları için yurtlarını kaybettikleri iddiası Hamas - İsrail arasında devam eden çatışmalar ile yeniden dolaşıma girdi. Peki bu söylemlerin ne kadarı doğru? Filistinliler topraklarını gerçekten de Yahudilere sattı mı yoksa sürüldüler mi? 1. Dünya Savaşı yıllarında Arap coğrafyasında dengeler nasıldı? Peki en önemli soru: siviller gerek fosfor bombası atılması gerek işkence yöntemleriyle öldürülmeyi hak edecek ne yaptı?
Bir yandan da tüm bu olan bitenlere seyirci, İsrail’i destekleyen insanlar… Nasıl varlıklar olduk biz?.. Çıkarları uğruna masum insanların canlarına kastedenler; hiç mi merhamet duymazsınız?.. Kendi içimizde yaşasak bu savaşı, biz kaça bölüneceğiz?..
Yapılması gereken tek şey; birlik olmak…
Dünya üzerindeki her birey, bir yandan savaşlar, bir yandan doğal afetler ile mücadele ediyor. Gıdamız tükenmek üzere... Kıtlık baş gösteriyor. İlçemizdeki barajların bir kısmı su bittiği için kapandı! Üretim zaten yok, insanlardaki enflasyon mücadelesini saymıyorum bile..
Bir yandan kendini zengin gösteren sosyal medya tacirleri bir yandan da emeklinin yiyecek içecek bulmalarındaki mücadeleleri…
Kimse kimseyi düşünmüyor, herkesin tek derdi kendisi olmuş durumda…