Şiddet, bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal dünyalarını derinden yaralayan, toplumları kaosa sürükleyen en büyük sorunlardan biri. Kadına şiddet ülkemizin kanayan yaralarından biri olarak gündemdeki yerini korurken, göz ardı edilmemesi gereken bir diğer gerçek de erkeklerin şiddete maruz kalabileceği gerçeğidir. Şiddet, cinsiyet fark etmeksizin bir insanlık suçudur ve bu konuda herkesin haklarının eşit şekilde korunması gerekir.
Ancak burada altı çizilmesi gereken bir başka nokta daha var: Bazı kadınlar, maruz kaldıkları şiddeti sosyal medya fenomenliğine dönüştürerek, gerçekten mağdur olan kadınların sesini gölgede bırakıyor. Bu durum, adaletin yerini bulmasını zorlaştırıyor ve asıl şiddet mağduru kadınların ihtiyaç duyduğu destekleri almasını engelliyor. Bu mesele, kadın hakları mücadelesine zarar verdiği gibi, toplumsal adalet duygusunu da zedeliyor.
Peki, tüm bu şiddet ve kaosun altında yatan temel nedenlerden biri nedir? Elbette ekonomik sıkıntılar. İnsanlar, sürekli artan hayat pahalılığı ve geçim derdi altında ezilirken, başarısızlık korkusu, özgüven eksikliği ve saldırganlık gibi sorunlar baş gösteriyor. Ekonomik krizler, bireylerin ruh sağlığını bozmakla kalmıyor, aile içi huzuru da derinden sarsıyor. Toplum olarak ekonomik sorunlarla baş etmek için yalnızca bireysel değil, toplumsal dayanışma içinde hareket etmemiz gerekiyor.
Bu noktada birlik ve beraberlik duygusu, her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Seferihisar gibi dayanışmanın köklü olduğu yerlerde, bu kültürü daha da güçlendirmek hepimizin elinde. Özellikle kış aylarının soğuk günlerinde, zor durumda olan, şiddet mağduru ya da ekonomik sıkıntılarla boğuşan kişilere maddi ve manevi destek sağlamak bir insanlık görevidir.
Unutmayalım ki, gerçek değişim dayanışmayla başlar. El ele verirsek, şiddeti de ekonomik sorunları da aşabiliriz. Bu zorlu günlerde birbirimize destek olmaktan, yardıma ihtiyacı olanların yanında durmaktan çekinmeyelim. Hepimiz aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz ve en büyük gücümüz birlikte hareket etmek.