31 Mart yerel seçimler biteli neredeyse bir ay oldu.
Her ne kadar centilmence bir yarış gibi görünse de işin perde arkası bir hayli karışıktı. Üzerinden zaman geçmiş, artık önümüze bakalım şimdi bunları niye anlatıyorsunuz diyeceksiniz. Haklısınız ama bazı konularda açıklama yapmayı kamuoyunu bilgilendirmekte benim boynumun borcu olduğunu düşünüyorum.
Hikâyeyi şöyle özetlersek biraz kendimden bahsetmek istiyorum. Bu yola nasıl çıktığımı ve şimdiki süreci anlatmak adına, yaklaşık olarak yerel siyaseti 3 dönem geçirmiş bulunmaktayım. İlk Seferihisar’da kendi işimi yapmak istediğimde parti basın danışmanlığı ve aktif siyasetin yönetim kurulu üyeliği verilerek devam ettim. Bölgeyi daha iyi tanıdım. Vatandaşlarla olan ilişkilerde neyin eksik neyin ihtiyaç olduğunu bölgede not ederek haberciliğimi gösterdim. Gün geldi istifalar edildi. Farklı beklentiler içinde olmadığım için verilen parti sorumluluk ilkesi bilinciyle partide kalmayı tercih ettim. Ancak bir takım isyanlar değişimler aday belirleme sürecinde istenmeyen aday kimliği partiyi karışıklığa sürüklemişti. Her anın içindeydim. Eğer bende istifa etmezsem eğer diyerek çeşitli tehditlere maruz kaldım. O dönem de parti odasında tasarım yaparak tamamladığım gazetenin arşivlerini bana alınan bir dizüstü bilgisayar da tasarlıyor, üzerinde çalışıyordum. Daha sonra bu istifalar süzgecinde ben yerimde kaldığımdan dolayı benim üzerime türlü senaryolar çizilerek kullandığım dizüstü bilgisayarı üzerime neredeyse çaldı diyerek iftiralara maruz kaldım. Buraya kadar her şey karışık gelebilir ama kimsenin ismini telaffuz etmeden yazmak istiyorum. Okuyan konuyu bilenler zaten anlamıştır yazımı diye düşünüyorum.
Zaman böyle geçerken çalışmalarıma daha fazla son sürat sürdürmeye karar verdim. Bu anlamsızca konuşulan dedikodulara maal vermeden işime dört elle sarıldım. Bu arada dizüstü bilgisayara ne mi oldu. Parti de çalıştım. Partiye o an geri verildi. 2 şube ve 6 tasarım bilgisayarı 4 kamera canlı yayın setleriyle kimseye fırsat vermeden işime devam ediyorum çok şükür...
Bunları niye anlatıyorum yaşadığım bir takım siyasi maceramı kimse tarafından değişmeden sadece doğrudan yana olduğumu şüphesiz bilginiz olsun diye anlatıyorum. Bu arada benim vicdanım çok rahat ama bu dönemki yaşadığım seçim atmosferine döneceğim. Belki durumu daha iyi çözersiniz..
Neyse ne diyordum. Ofis açtım küçük bir dükkânım gazete oldukça etkili süreli çıkıyor. O sırada Seferihisar Belediyesinin yapılan her yanlış haberlerinde tek muhalefet eden benim. 160 ton mazot kaçakçılığı haberini ortaya çıkardım. Belediye bahçesinde yanan evrakları tespit ettim. Evrakları kriminale gönderdim. Bunlardan daha da fazlası haberlerim var tabi. Savcılıktan dosya açtım bu davaların sonuçlanması için basın olarak Seferihisar Belediyesinden şikâyetçi oldum. Bu arada bunları yaparken de hiç bir parti arkamda değildi. Ben vatandaşın sorularına cevap aramak istedim. Gazetelerim çıktı belli kişiler tarafından okunmadım. Muhalefet dendim. Yeri geldi gazetemi suratıma attılar. Ses etmedim. Bunca zaman hem parti kuruluşunda görev alan biri hem de basın olarak güçlü bir değer olarak görülmesi gerekirken, kimseden tek kelime ses çıkmadı. Ben reklam ajansı kurdum. Firmalar tarafsın dedi. Reklam vermedi. Yanlısın dedi. İletişimi kesti. Anladım ki parti kimliği bir yere kadardı. Arkamda durmayan bir siyasi partinin daha fazla işime zarar vermesini engelemek adına 2014 yılından sonra yeni bir sayfa açtım. Eski Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ile bir randevu talep ederek röportaj yaptım. Ondan öncesi kendimi anlattım. Ve ne olursa olsun haklının yanında olarak tarafsız yalansız haber yapacağıma dair bilgilendirmede bulundum. Böylikle iletişimimiz oldu. İlk röportajımı Dergim olan oluşum aktüel ile yayınladım. Peki, yorumlar ne mi oldu dersiniz?
Bu sefer de taraf oldu. Ama ben kendimden eminim hiç bir parti ve siyasetin kanatlarında olmadan bu işi daha layıkıyla yapacağıma inandığım için buradayım. Yılmadım.
Gelelim 2019 31 mart seçim dönemine.. Bir tarafa bakınca dejavu oluyorum. Aynı şeyleri yaşamamak adına diğer tarafa baktığımda yeni bir yüzün aday olduğunu görüyorum.
Neyse sözlerimi toparlayım. Ekimden bu yana yani aday adayları dönemi takribince herkes ile çalıştım. Adaylar netleşince de her partinin adayları ile bir arada oldum. Belirli bir medya planlama yaptım. Sizde bilirsiniz yerel basın olmak belli sorumlulukları vardır.. Bazı ekonomik destek almak gerekir. Kendi bünyemde canlı yayın ekipmanları alarak adaylık sürecindeki siyasilerin hem de muhtarların olduğu bir programa başladım. Bu ekipmanlar için ve gazete devamlılığı için bir takım bütçeyle adaylara teklif sundum. Benim geçmiş yıllarımda ait olduğum parti hariç diğer parti adayları bir bir görüşmek istedi kendi istekleriyle.. Ben yine de her partinin tüm haberlerine yer verdim. (benimle çalışmayan partiye bile) diyeceksiniz ki niye yaptın böyle bir şeyi. O zaman da taraflı olacaktık. Ve sadece o da değil yağmur soğuk demeden yapılan her mitingde canlı yayın vererek vatandaşlarımıza özel hizmet sunduk. Her partiden teşekkür alsak da.. Diğer partiden ses yoktu.
Biz yine işimizi yaptık. Devam ettik. En son seçimin bitmesine bir gün kala bir konvoy oldu. Haberde konvoy araç sayısı belli oranın üzerinde yazıldı diyerek bizi yandaş ve çirkin medya sloganlarıyla bir parti adayının taraftarları tarafından linç edildik. Şunu merak ediyorum. Onca hizmet ettik bir teşekkür etmediniz de bir haber böyle yazıldı. Yâda sizi daha az bir sayfada yer verildi diye miydi bu tepkiniz. Düşünerek hareket edin. Sizi biraz insan olmaya davet ediyorum. Sonra ne oldu seçim bitti. Bana onca hakaret eden parti kaybetti. Çarşıdan geçiyorum selamı kestiler, sosyal medyadan hesaplarından sildiler. Şimdi size kamuoyuna soruyorum. Hangimiz vefasız..
Laf lafı açtı önemli bir ayrıntıyı kaçırdım. Bu arada kaybeden aday aslında kazanacağından çok emin konuşmaları yaparken perde arkasından başka bir gazeteci büyüğüme ağabeyime şöyle diyor. “Kazanmayı düşünmüyorum %40 alsam yeter” yani bu cümle içindeki sübleminal mesajı biz çözemedik. O zaman o %44 gibi bir rakam aldınız öncelikle tebrikler. O %44’lük seçmeninize de bu durumun ne anlama geldiğini de anlatırsınız diye düşünüyorum.
Kısaca şöyle söylemek isterim sevgili okurlarım, Ahmet gider Mehmet gelir biz yine aynı yerdeyiz. Mühim olan insana insan gibi davranabilmekte.. Hoşgörü, sevgi ve gerçek samimiyetle..
Biz her zaman halkın sesi olmaya da devam edeceğiz amacımız ilkeli dürüst hareket ederek vatandaşı doğrudan bilgilendirmektir. Halkımızın bu teveccühü ile göstermiş olduğu ilgiden dolayı en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum.
Her zaman doğrular ile buluşmak ümidiyle..
Sağlıcakla kalın..
Ezgi Yeşil