Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlarken, tarihin derinliklerinden gelen köklü bir mücadelenin mirasçısı olduğumuzu bir kez daha hatırlıyoruz. Bu topraklar, yılmadan ve yorulmadan verilen büyük mücadelelere tanık oldu. Her zorlukta ayağa kalkmayı başardık; bağımsızlığımızı, değerlerimizi ve kimliğimizi koruma yolunda asla geri adım atmadık. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti olan Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, çağdaşlık ve ilerleme yolunda bir kılavuzdur.
Bugün, ülkemizin üzerine gelen iç ve dış tehditlere karşı aynı azim ve kararlılıkla dimdik ayakta durmaya devam ediyoruz. Terör, siyasi zorluklar, ekonomik krizler, adalet arayışı ve toplumsal sorunlarla mücadele ederken, asıl hedefimizden sapmadan ilerlemek zorundayız: Gelecek nesillere daha güzel, daha güçlü bir ülke bırakmak.
Cumhuriyet, genç nesillerin omuzlarında yükselecek bir değer. Bizden öncekilerin Cumhuriyet’i koruma çabalarını ne kadar anlamışsak, bu mirası geleceğe taşırken de o kadar bilinçli hareket etmeliyiz. Çocuklarımızın ve torunlarımızın özgür, adil, demokratik bir ülkede büyüyebilmeleri için, bugün üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Gelişmekte olan dünyaya uyum sağlamak, bilimde, sanatta ve ekonomide ilerlemek, toplumsal barışı güçlendirmek, hem bize hem de gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuzdur.
Atatürk’ün dediği gibi, “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.” Bu sözü her Cumhuriyet Bayramı’nda hatırlamalı, bireysel ve toplumsal hedeflerimizi buna göre belirlemeliyiz. Cumhuriyet’in 101. yılında, geçmişimize duyduğumuz saygıyla ve geleceğimize olan inancımızla daha kararlı bir Türkiye için adım atmalıyız.
Bu bayram, sadece bir kutlama değil, ülkemizi daha ileriye taşıma yolunda verdiğimiz sözlerin bir hatırlatıcısı olsun. Cumhuriyetimizin ışığı, bugün olduğu gibi yarın da yolumuzu aydınlatsın.