Her mikrofonu alan siyasetçi, her koltuğa oturan bilgili diye bişey kalmadı maalesef..
Olay şu popüler siyaset… geleceğimiz yarın öbür gün 100 liraya bile bulamayacağımız Ayşe Fasulye mevsiminde bu fiyatları gördüyse, durum vahim demektir dostlar..
Kıtlık, yaşamı hayatımıza girmek üzere..
Bugün sosyal medya hesaplarında eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuğun yazısı dikkatimi çekti. Öyle güzel konuya değinmiş ki, içimizdeki düşüncelere tercüman olmuş.
Sizlerle paylaşmak isterim.
“ Ben çocukken yere düşmüş ekmeği tıpkı düşen bir insanı kaldırır gibi kaldırırdık; dikkatle ve saygıyla. Görüyorum ki artık israf edilen ekmek “atık” olmuş.
Ben çocukken sözlüklerde bugünkü anlamda “atık” kelimesi yoktu. Son 25-30 yıldır kullanılır oldu bu sözcük. Eskiden tehlikeli maddeler dışında atık olmazdı. Şimdi kâğıtlara, yiyeceklere, giysilere, metallere yani hemen her şeye atık denir oldu.
Ben çocukken atık demezdik, “artık” derdik, arttı anlamında. Artıkları insanlar, hayvanlar, doğa bir şekilde yeniden değerlendirirdi. Komşular, tavuklar, kediler, kuşlar, karıncalar… Hepsiyle ortak bir soframız vardı.
“Artık” ve “atık” kelimeleri arasında tek bir harf fark var. Keşke sadece öyle olsaydı. Çünkü Dünyayı yok eden bir fark var. Geri dönüşüm diye bir şey çıkardılar. Yani dediler ki “Biz tüketimden, doğayı kirletmekten vazgeçmeyiz ama günah çıkarmak için “geri dönüşüm” diyoruz” Nasrettin Hocam bu insanlar neden hala anahtarı kaybettiği yerde değil de ışık olan yerde arıyorlar?
İstirham ediyorum, çocuklarımızı büyütürken sadece akademik konuları önemsemeyelim. Bir dilim ekmeğin ne demek olduğunu aç bir çocuğun gözleriyle öğretelim. Bir dilim ekmekle başlayan bu yolculuk, belki de çocuklarımızın dünyaya, insana, doğaya olan bakışını değiştirebilir. Ama lütfen önce siz inanın ve yaşayın. Ekmek sadece karnımızı doyurmaz, ruhumuzu da besler. Artık artıkları kıymetlimiz olarak görelim.
Ben çocukken atık yoktu “katık” vardı. “Artık” çocuklarımıza “katık” olarak neyi miras bırakacağımızı yeniden düşünmenin zamanı hoş geldi. Gününüz güzel olsun.