Etkileşim insanoğlu için çok önemli bir olgudur.
Kimimiz doğa ile kimimiz dağlar ile kimimiz derinler, kimimiz yüksekler, kimimiz taş ile toprak ile etkileşir, onun heyecanı içimizdeki yaşam sevincini sürekli olarak canlı tutar, yaşatır bizi.
Aslında bu davranışlar tek taraflı gibi olsa da, içimizden gelen o sesleri dinleyip gitsek uzaklara, çıksak yüksek dağlara, maviliklerin en derinliklerinde ya da bir kuş misali baksak yeryüzüne gökyüzünden, çalışmış çırpınmışızdır bu duyguları yaşayabilmek, hissedebilmek için aylar, yıllar boyu…
Ve aslında tek taraflı bir olgu da değildir bu. Sizi sadece oralara iten içinizdeki ses değil, oraların sizi çağırmasıdır belki de. Ve siz, o çağrıyı duyabilme yeteneğiniz ve algılarınız ile bu etkileşimde bulunabilmektesinizdir.
Kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığını düşünsem de; insanlar arasındaki ilişkiler de aslında, buna benzer özellikler göstermektedir.
Doğa ile olan etkileşimlerde insanoğlu genellikle ayak izini, kokusunu, anılarını bırakır döner doğduğu büyüdüğü topraklara, kalmaz/kalamaz uğruna aylarca yıllarca emek edip harcadığı o hedefinde.
Evet bir fark var demiştik insanlar arasında ki etkileşimde.
İnsanoğlunun kendi ırkı içerisinde ve çok nadiren diğer canlı ve cansız varlıklar ile etkileşimi sonucu, etkileşen yürek ve beyinlerin gücü ve enerjisi ile orantılı olarak ortaya bu gün “sanat” diyebileceğimiz eserler çıkmaktadır. Ve yine ufak bir ayrıntı değerlendirmesi yapmak durumundayım; hayatını, insanlar arası ilişkilerini, doğa ve yaşadığı dünya ile olan ilişkilerini sürdürülebilir ve yenilenebilir anlamda mutlu bir şekilde tamamlayan herkes bir sanatçıdır bu dünyada.
Bunlara bazen “aşk” da denilebilmektedir. Bunları üretenlere de aşık ya da sanatçı…
Etkileşimlerin çok azı başarısızlıklar ile ya da yanlış etkileşimler ile kendini gösterse de, çok büyük oranda doğru ve yerinde bir etkileşimi kurmuştur insanoğlu.
(Gittikçe azalan bir döngüye de girdiği ayrıca bir değerlendirme konusudur.)
Ve bütün bunların en önemlisi de bu etkileşimlerin farkına varabilmektir.
Bu insanlar arası etkileşimden olduğu gibi, doğanın kendi döngüsündeki etkileşimlerde de var olan anlamları yakalayabilmek, yeni hedeflere yol alabilmek için, içimizde ses ve varlığı halen tam olarak ne için olduğu anlaşılamayan yaşama sevincidir bizi sürekli oradan oraya savurup duran.
Örneğin suyun ateş ile olan etkileşiminin farkına varmasaydı insanoğlu buharın gücünü algılayamaz, o güçten faydalanamaz ve bu süreç ilerleyemezdi.
Hayatınızı etkileyen ve sizin etkilediğiniz hayat ve canların bol olması dileğim ile, dokunun hayata ve iz bırakın.
İster ayak izi ister yürek izi, ama dönün, kalmayın oralarda…
.