Aslında yaşadıklarımı sizler ile paylaşıp paylaşmama konusunda gerçekten çok uzun bir süre düşündüm sevgili okurum.
Fakat bu bilgilendirmeyi yapmaz isem, yaşadığım topluma ihanet etmiş olurdum, düşüncesi ile yazmaya karar verdim.
Anadolu topraklarında yaşayan yurttaşlar olarak, tarihsel süreç içerisinde siyasetin ve siyaset dışı yaşamın hiç olmadığı kadarıyla kirletildiği ve bununla yaşamak zorunda bırakıldığımız bir süreçten geçiyoruz sanırım.
Ahlaki değerlerin yerle bir edildiği, kimin kim için çalıştığı, gizli ajandalarının neleri kapsadığının bilinmezliği gerçeği söz konusu. Kısacık yaşamlarında; yoksun ve yoksul Anadolu insanının önünde ki en büyük yangının aslında bu kirlenmekten kaynaklı olduğu bilinciyle, bu yangının söndürülmesi yerine üzerine harlayarak gidenlere de hesabının sorulacağı günleri ben göremesem bile bu yazı burada kaldığı sürece görenlerin olacağı umudumu hiç yitirmiyorum.
Bu tip yaklaşımları sergileyenlerin Ortaçağın karanlık Engizisyon döneminin genetik mirasçıları olduğunun kabul göreceğine olan inancım ile sizlerle paylaşıyorum.
Ülkemizin medarı iftiharı, gurur duyduğumuz, Sivil Toplum Felsefesinin önünü açan, örnekler oluşturan, Türk Demokrasisine hız katan oluşum; AKUT Arama Kurtarma Derneğinin bu günkü Yönetsel kadrolarında yer
alanların AKUT’un bu gücünden etkilenerek kişisel hırs ve yaklaşımları ile bu güzel derneği ne hale getirmeye çalıştıklarının kısa bir hikayesini bulacaksınız, bu yazıda.
“Yönetim Kuruluyum” istediğim ekip lideri ile çalışırım, istemediğim ile çalışmam. İstemediğimle çalışmaz isem onu değiştirir, kiminle çalışacağıma henüz karar veremediysem de sözde bir karar kurulu atar, o ekibin içindeki birlik ve beraberliği dağıtır, sonra da kendime biat edecek bir lider seçer ve yoluma devam ederim.
Yukarıda özetlenen yaklaşım, yönetim kadrolarında oturan bir grup insanın yaklaşımı.
AKUT’un yaklaşımı değil.
Bu yaklaşımda; hukuki olarak da bir sorun yok.
Ama Ahlaki olarak sorun çok…
Evet değerli okurum, bu bir iç hesaplaşma gibi görünse de, olabildiğince kişiselleştirmeden ve konuya yorum katmadan sizler ile paylaşmaya çalışacağım.
13 yıldır kurucusu ve ekip lideri olduğum önceki adı AKUT Seferihisar olan sonradan AKUT Yarımada’ya dönüştürdüğümüz ekibim ile yolumun ayrıldığı süreç ile ilgili olarak.
Konuya girmeden hemen kısa bir bilgi vermek isterim.
Konu, ekip liderliğimden alınmam değil, buna vesile olan, kurgulanan ve oynanan oyunun alçaklığıdır.
Yakın geçmişten hatırlarsınız; kimsenin bilmediği, gizli bir tanık var deniyor, gizli tanığın ifadesi ve ihbarı var deniyor, ve bundan sonra da geri dönüş olmuyor maalesef.
Taaki bir gece yarısı oynanan oyunun ortalığa dökülmesine kadar…
Karanlığın en koyusunda, Güneş’in en soğuk günlerinde ve unuttuğunu bile unutan halk yığınlarının karşısında.
Sadece bir yürek kalıyor ve o yüreği hissedenlerin sessiz çığlıkları…
Bu süreci yaşayanlar, yaşatanlar halen içimizde.
Halen aynı sokakta, aynı otobüste, aynı lokantada, aynı okulda, aynı iş yerinde ve maalesef aynı derneklerdeyiz.
Gizli tanığın yaptığı ihbar ve suçlamalara bile gizli tanığın şaşırdığı, sonuçları yaşaya yaşaya öğrenen aynı ülkedeyiz…
Önce maddi bir suçlama ile çıkılıyor karşıma. Maddi suçlama karşısında, suçlamanın asılsız olduğuna zorla kanaat getirene kadar.
Sonra maddi suçlama ile işlem yapamayacaklarını anlayınca, usulen hatalar yapıldığından bahsediliyor.
Usulen yapılan hatanın da olmadığına ve bunu da hukukun temel ilkeleri ile bağdaştıramayacaklarını anlayınca bu konuyu da kapatıyorlar.
Ama mühür kimde ise güç onda derler ya, doğrudur.
Mühür YK’nda olduğu için, sürecin başladığı 12 Nisan ve bittiği 2 Haziran 2022 tarihleri arasında Vahdi SARIKAYA olarak benim yazılı ya da sözlü yaptığım açıklama, beyanat ve yaklaşımlarımdan ötürü “benimle çalışmama kararı” aldıklarını, mühürlerini basarak açıklıyorlar.
Çok demokratik değil mi sevgili okurum.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğince, Arama Kurtarma Konularında akredite edilmiş, ülkemizin en çok tanınan ve güvenilen bir STK’u, bu açıklama ile bana değil ama nazarımda emeğim geçen/geçeceklere demokrasi dersi vermeye çalışması…
Peki Vahdi SARIKAYA’nın neyinden rahatsız olmuşlar?
Bunu da açıklamam lazım, olabildiğince yorumsuz olarak ki, AKUT’un yönetiminin kimler, hangi düşünceye sahip kişiler elinde olduğuna, nereye götürülmeye çalışıldığına bir karar verebilesiniz.
Sivil Toplum Kuruluşlarının seçim sistemi olarak “Çarşaf” listeyi benimsemeleri gerektiğini, daha demokratik olacağını düşünerek son iki genel kurulda da AKUT Arama Kurtarma Dernek üyelerine yönelik, “Çarşaf” liste benimsenir ise aday olabileceğim açıklamalarım.
“tamamen şeffaf, ego’suz ve STK ruhuna uygun bir yönetim sergileceğimi.”
“Ülkemi, milletimi, doğamı seven, yalandan, riyakarlıktan, ego’lu, üretmeden tüketen, çalışmadan çalarak varlık sahibi olanlardan, emek hırsızlarından ve elbette ki ahlaksız insanlardan nefret ettiğimi.”
“Yolumun da yolculuğumun da Laik Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu ve Ebedi Başkomutanımız ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yolu ve ışığı olduğu, onun askeri olmaktan da sonsuza kadar gurur duyacağımı.” açıklamamdan.
“Yönetim ve ekipleri içerisinde; Cinsiyet Ayrımcılığı ve Fiziki Yetersizlikleri Olanlar ile ilgili onur kırıcı söylem ve yaklaşımlar sergilemeyeceğimi, sergileyenlere göz yummayacağımı belirtmemden.”
Ve bir önceki Yönetim Kurulu üyesi iken, İstifa ederek ayrılan Yönetim Kurulu üyesi bir arkadaşımızın da 14 Mayıs 2022 tarihinde tüm AKUT gönüllüleri ile paylaştığı cümlelerde ki;
“Tüm bu süreç içerisinde sizlerin de zaman zaman şahit olduğunuz kişiler arası saygısızlık, haksız eleştiri, kaba üslup kullanımı gibi kötü iletişimlere şahitlik ettim. Bu ve bu tarz konuları yanlış/haksız bulduğumu ifade ettiğimde (Mükemmeliyetci) olarak adlandırıldım, tek istediğim AKUT gibi Türkiye Cumhuriyetinde örnek olmuş bir kurumun gönüllülerinin de kurum içinde hak ettikleri gibi saygı ve sevgi içinde çalışmalarını sürdürebilmeleriydi. Sanırım çok fazla bir şey istemedim. AKUT’ta Yönetim Kurulu üyeliğini kabul etme sebeplerimin en başında bu üslup ve sorununa bir çözüm bulabilmek gelmişti. Ancak bu konuda hem bir yol alamadım hem de ‘burası AKUT burada böyle’ şeklinde bir anlayışla karşılaştım.”
Yaptığı açıklamalarla neredeyse aynı paralellik sergileyen ve benim de aslında 7 Mayıs 2022 tarihinde açıkladığım yukarıdaki açıklamalarımı da kapsayan ve sonuç itibarıyla: daha nezaketli, daha yapıcı, daha şeffaf, daha açık, daha kucaklayıcı ve elbette ki Sivil Toplum Kuruluşu Gönüllüsü olmanın ana felsefesini unutmadan daha çağdaş bir yönetim kadrosunda olacağımı ve yer vereceğimi, gücümüzü Anayasa, mevcut kanunlar ve AKUT Tüzüğümüzden alacağımızı deklere etmiş olmamdan
rahatsız olmuşlar ki benim ile çalışmama kararı vermişler, sayın yönetim kurulunun değerli üyeleri.
Evet sevgili okurum;
AKUT Arama Kurtarma Derneğinin mevcut Yönetim Kurulunun aldığı bu kararın “Siyasi” bir karar olup olmadığını size bırakıyorum.
Peki sen ne yaptın bu durum karşısında diye bir soru sorduğunuzu düşünüyor ve diyorum ki; ben de bu yönetim kurulu ile çalışmayacağımı, derneğimin üyesi ve gönüllüsü olarak üzerime düşen görevi yönetim için değil ihtiyaç duyan her canlı için yapmaya devam edeceğimi ve fakat bu yönetim kurulu ile birlikte herhangi bir yönetsel kadro içerisinde olmayacağımı bizzat dokunduğum yüz bine yakın yurttaşımdan aldığım güç ile net olarak söyledim.
Üzgünüm bütün bunları sizinle paylaştığım için.
Ama 13 yıldır verdiğim emekler için hiç üzgün değilim.
Seferihisar, Urla, Güzelbahçe, Çeşme, Karaburun, İzmir, Narlıdere, Tire, Ödemiş, Selçuk, Menderes, Menemen, Aydın, Ordu, İliç ve Erzincan’ın tüm okulları ve sayamadığım kadar kamu kurum ve kuruluşu ile 100.000’ e yakın yurttaşımıza dokunmanın gururu, günün birinde bir canlarının ihtiyacı için aktardığım, hafızalarında bıraktığım bir iz, bir cümle, bir hareket helali hoş olsun…
Bu süreci siyasallaştırarak, derneğe siyaseti bulaştıranları da önce kendi yörem ve sonra da tüm halkımızın sağ duyusuna bırakıyorum.
Lütfen sıcak havalarda yangınlara vesile olabilecek tüm etkenlere karşı dikkatli ve duyarlı olmanız gerekliliğini de unutmayın, unutturmayın.
Saygı ve sevgilerimle
Vahdi SARIKAYA
Değerli arkadaşım... STK gönüllüleri olarak TEMA da sizinle karşılaştım. Bende bıraktığınız izler duruş, mert, çalışkan... yardım, hangi alanda olursa olsun. Kişilerin yanında yer aldın ve bu güveni karşındaki kişiye hissettirdin. Her kurum ve kurulus malesef siyailestirilerek kirletildi. Ulkemin sizin gibi savasci kisilere ihtiyaci var. Sakin savasmaktan vaz gecme. Kirlenmiş bu turlere teslimiyet yapmis oldugun mucadelenin sonu olur. Vahdi bey sizi tanimak benim icin bir onurdur... SAYGILARIMLA
Siz, tanıdığım insanlar arasında, işini bir ibadet gibi yapan ender insanlardan birisiniz. Yüreğiniz, içiniz rahat olsun. Sizi bilen biliyor. Dünya haksızlıklarla, iftiralarla yürüyor bu zamanda ve bizler, rahmetli Özcan Köknal'ın dediği gibi; delirmemek için yaşamaya devam ediyoruz arkadaşım. Bildiğin yolda devam.