Zamanın hızla aktığı, akarken de aynı hızla gündemi değiştirip, olanı unutturduğu bir coğrafyada mı yaşıyor, yoksa bu davranışın tüm dünyada sıradanlaşmış bir yaklaşım mı olduğunu bilemiyorum.
Fakat, bizim coğrafyamızda acının da, mutluluğun da çok kısa sürdüğünü, her şeyin hızla değiştiğini görüyor iken en önemli faktörün; “göz yaşlarımızın renksiz olduğunu” çok çabuk unutuyoruz.
Evet gelelim esas konuya.
Malum nefesleri tuttuk, 14 Mayıs’ı bekliyoruz.
Ülkemizin, genç Türkiye Cumhuriyetimizle ikinci yüzyıla olan yolculuğumuzda direksiyonda oturacakları seçeceğiz, seçimle yatıp seçimle kalkarken.
Dilinin gittikçe kabalaştığı bir propaganda dönemindeyiz.
Bu dilden etkilenen ve kendilerini mensubu oldukları partilerin neredeyse milis gücü gibi görenlerin, gösterenlerin, kavgaları, tutumları ve sataşmaları da aynı oranda çoğalarak artıyor.
İletişimin sadece sözlü olmadığını, hatta sözcüklerin iletişimdeki etkisinin: anlatılmak istenenlerin yarısı kadar olduğunu biliyor isek, yaşadıklarımızı ve yaşatılanları anlamlandırmamız çok daha kolay olacaktır.
Bu süreci kontrolü altında tutan iki ana grubumuz var. Biri, mevcut iktidar partisi AK Parti nin liderliğinde Cumhur ittifakı ortakları diğeri ise ana muhalefet partisi CHP’nin liderliğinde birleşen Millet ittifakı ortakları.
Millet ittifakını oluşturan partilerin 350 – 375 sayı aralığında vekil sayısına ulaşacağını değerlendiriyorum.
Fakat CB Seçimleri için ilk turda bir sonuca ulaşılamayacağını bu durum karşısında da CB seçimlerinde en az oyu alan iki parti, en çok oyu alan iki parti kadar önemli bir rol alacakmış gibi görünüyor.
Yani, kötü senaryo; güçlendirilmiş parlamenter sisteme özlem hayali devam edecek, olası Türk tipi başkanlık sisteminde krizlerinin yaşanması ise sık sık görülecek.
İyi senaryo ise; Millet ittifakı adayının ilk tur ya da ikinci turda % 60 civarı bir oy oranı ile CB seçilmesidir.
İdeolojiler tartışılır, ekonomik açmazlara farklı çözümler bulunur, Adalet adilce her yurttaşı kucaklar. Demokrasilerin önemli ilkelerinden birisi “Muhalefetin iktidar olması” ilkesi gerçekleşir.
26 (21+5) yıllık bir iktidar koltuğu:
Adaleti hem kör hem sağır hem de dilsiz yapar.
Dilin, kültürün, vicdanın ahlakını bozar.
Ekonomik zorlukların bütün yükünü gittikçe yoksullaşan halk yığınlarının omuzuna yükler.
Toplumun tamamına yakınını yoksullaştırır, köleleştirir.
Cenneti cehennemde aratır, bulacaklarına inandırır.
Gençlerimiz gelecekten beklentisiz, kaygılar eşliğinde onlar vatan biz evlat hasreti ile tüketiriz ömürleri.
Her ilde, her ilçede, her kasabada padişahlar yaratırız.
Kralın çıplak dolaştığını hiç kimse göremez.
14 Mayıs seçimleri, Cumhuriyetimizin ilk yüz yılının en önemli ve en zor seçimleridir.
Demokrasinin gereği için oylarımızı olabildiğince acele etmeden, dikkatli kullanmak zorundayız.
Geçersiz her oy, alın terimizin boşa akması, liyakattan uzak yöneticilerin yönetemediği kurumlarımızın başarısızlıklarının devamı anlamına gelecektir.
Alın terinize, gençlerinize, geleceğinize, emeğinize, ülkenize ve onu var eden milletinize sahip çıkınız. Ömür denileni herkes gibi siz de törpülerken daha mutlu, daha huzurlu, daha üretken ve daha adil bir dünya düzeni olabileceğini unutmayınız.
Seçimlerin kazasız belasız atlatılmasını ümit ediyor, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, ne olursa olsun demokrasimizin, milletimizin kazanmasını istiyorum.
4 aday vardı. 3’e düştü. Muharrem İnce’nin çekilmesi ile durumlar nasıl olacak? Onu da hep birlikte 14 Mayıs’ta sandıkta göreceğiz.
Saygı ve sevgiyle kalın.