Tüm dünyayla birlikte İsrail ile Filistin arasında yaşanan savaşa çevrildi gözlerimiz.
Bu savaşın nedenini tarihte aramak gerekiyor.
Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içerinde olan Filistin toprakları, savaş sonrası İngilizlerin kontrolüne geçti. İkinci Dünya savaşı soykırımı sonrası ise İsrail devletinin kurulması için Yahudilere vaadedildi.
Anlayacağınız gibi mesele ideolojik.
Diğer yandan din odaklı.
Üç büyük dine ev sahipliği yapan Kudüs'ü paylaşamamak.
Yıllar boyunca karşılıklı ataklarla tetiklenerek de bugüne gelindi elbette.
Ben-Sen kavgası büyüdü.
Aklın almadığı nokta ise Hitler'in arian ırk saçmalığıyla giriştiği holokost planı yüzünden 6 milyon insanını kaybeden bir ülkenin benzerini uyguluyor olması.
Soykırım değilse de
savaşma hırsıyla çocuk, kadın, sivil 2 milyon kişinin yaşadığı Gazze Şeridi'ni terk etmek üzere bir halkın mağdur edilmesi.
Elbette karşıklı saldırılar ve can kayıpları var
ancak savaşta "haklılık" olmaz.
İnsanlık suçunun nedeni olmaz!
Türkiye'nin "itidal" çağrısını hem uluslararası diplomasinin incelikle yönetildiğinin bir göstergesi olarak hem de 100. yılını kutlayan, onca savaştan, bastırımdan, yokluktan çıkan ve varlığını sürdürme yolunda hassas çizgi takip eden, jeopolitik önem arz ederken olan biten gelişmelere akli selim ve vicdan, empatiyle yaklaşan ülkemiz idaresinin bakış açını bir kez daha alkışlıyorum.
Dünyaya barış ve huzur lazım!
Gelecek nesile borcumuz var.
Çünkü tekrar etmek gerekir ki insanlık suçunun nedeni olmaz!
OLAMAZ!...
Kısa sürede ve hızlı biçimde daha büyük sıcak ya da soğuk savaşların önüne geçilmesi, BM ve yandaş devletlerin hassas ve empatik yöntemler geliştirmesi, dünyaya huzur sağlanması en ivedi dileğimiz...