Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir

“Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır” demiş şair Orhan Şaik GÖKYAY

Şairin bu şiirinde anlatmak istediklerini elbette anlamak zor olmasa gerek.

Lakin, yaşadığı topraklara bir fidan dikmeyi akıl edemeyenlerin, sokaktaki bir canlının kuruyan dimağı için bir tas su koymayı akıl edemeyenlerin, giydiği ceketi bile kendisine yakıştıramayanların vatan olarak dillerine pelesenk ettikleri coğrafik sınırları yeşil renkli dolarlarla görenlerin ülkesinde Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir diyerek gencecik yaşında hayatı boyunca bir daha asla karşılaşmayacak ve hiçbir zaman tanış olmadığı kişiler için canını hiçe sayarak yardımdan yardıma koşanları teker teker toplayacaksanız; buyurun hodri meydan.

Sözde paylaşımları çokça paylaşılıyormuş.

Sözde kaçma ihtimali varmış.

Sözde tutuklanmaz ise vatanı bölecek, devlet düzenini değiştirecekmiş.

Yahu siz bu söylediklerinize gerçekten inanıyor musunuz?

Ve gerçekten siz hukukun, adaletin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?

Ve maalesef vatanı için gencecik yaşından itibaren çırpınan Ali Nasuh MAHRUKİ’nin vatan, millet, devlet sevgisini sorgulayabilecek kapasitede misiniz?

Kanıtlayın o zaman.

Bilmiyorsanız da elinizin altındaki en son model cep telefonlarından internete girerek bi zahmet bakın da öğrenin bari.

Seçim sisteminin revizesi ile ilgili düşüncelerini paylaşmış, daha güvenilir ve basit sistemleri kurgulayın demiş, olası risklere karşı da uyarılarda bulunarak tedbirler geliştirin demiş.

Var mı başka işlediği suç.

Aslında suç var mı ortada desem daha doğru olur sanırım.

Evet sevgili okurum.

Kantarın topuzunu da kantarı da artık gelişi güzel kaçıran, önüne gelene çatan, aynı manzarayı farklı pencerelerden seyretmeye bile tahammül edemeyenlerin iktidarı dönemindeyiz.

Birçok yazımda bahsetmişimdir. “Örgütlü Toplum Güçlü Toplumdur” diye.

O yıllarda henüz tanış olmasak da doğru olanı, 1996 yılında, daha henüz ilk gençlik yıllarında uluslararası bir marka, bir ekol, bir okul haline getirdikleri Arama Kurtarma Derneği AKUT’un kurucuları arasında yer almış çok uzun yıllar kurucu başkanlığını yapmış, bu ülkenin medarı iftiharı bir sivil toplum kuruluşu haline getirmişlerdi.

Ellerini değil, yüreklerini, gözlerini, ruhlarını koymuşlardı vatan denilen topraklarda her taşın altına, her bir karış toprağına.

Öyle ya, vatanda yaşamak için emek, emek için bilmek, çalışmak, öğrenmek, sahiplenmek ve gönülden gönüllü olarak hizmet etmesini de bilmek gerekti.

Yani sadece almak değil, vermek de gerekti.

Çünkü vatan hepimizindi ve bize altın tepside de sunulmamıştı.

Hak etmeliydik.

Siz ne yaptınız biliyor musunuz?

Hırsızlık aldı başını gidiyor, cinayetler, gasplar aldı başını gidiyor, sokaklar güvensiz, uyuşturucu yaşı 9-10 lara düştü, teröristler Ankara’nın göbeğinde TUSAŞ gibi stratejik bir kurumumuza ellerini kollarını sallayarak giriyor, ekonomi iflasın eşiğine geldi, adalette, milli eğitimde, kadın cinayetlerinde, bebek katliamlarında, sağlıkta, gelir dağılımında dünyalara örnek olacak şekilde diplerde sürünüyoruz ama Ali Nasuh MAHRUKİ bu kadar kirli, pis gündem arasında seçim sistemine dikkat çekince birileri rahatsız oluyor öyle mi!

 

Hanımlar ve beyler, rahatsız olsunlar gerçekten. Hatta rahatsız olmakla kalmayıp şişip şişip gaz çıkaramayacak şekilde rahatsız olsunlar.

Erzinca’ndan ders almayan sizsiniz, Gölcükten, Düzce’den, İzmir’den, Elazığ’dan, Bingöl’den, Muş’tan, Gediz’den, Varto’dan, Van’dan, Kahramanmaraş’tan, Gaziantep’ten, Hatay’dan, Osmaniye’den, Malatya’dan, Rize’den, Trabzon’dan, Bozkurt’dan, Erciş’den, enflasyondan, emeklilere yapılan zulümden, gençlerin ülkelerini terk etmek zorunda kalmasından, atanamayan öğretmenlerden, okullara sabun koyamayan milli eğitim bakanlığından, işlenen cinayetlerden, sabahın zifir karanlığında okuluna gitmek zorunda kalan minnacık çocuklara yapılan zulümden, Anadolunun  kadim topraklarının ne idüğü belirsiz insanlarca işgal edilmek istenmesinden ders almayan sizlersiniz beyler, kabul edin artık…

Nasuhlara mı ders vereceksiniz bu kadar beceriksizliklerinizle.

Ve bütün bunlara rağmen hatalarınızı, eksiklerinizi tokat gibi yüzünüze vuran insanları susturarak yok kabul edeceksiniz öyle mi?

Üzgünüm ama ben de,  bizde bütün dünya da gülüyor size…

Sahi siz adaletin, hakkın, hukukun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?