Üç günlük Ankara ziyaretim boyunca, siyaset sahnesinin perde arkasında dönen oyunların izlerini takip etme fırsatı buldum. Ankara’nın yoğun kulislerinde hem açıkça dillendirilen hem de satır aralarına gizlenmiş bir gerçek var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefeti içten zayıflatacak yeni bir strateji üzerinde çalışıyor. Bu stratejinin merkezinde, CHP’nin iç dengelerini bozarak, kamuoyu nezdindeki algısını yıpratmak bulunuyor.CHP’nin Zayıf Karnı: İmamoğlu ve Yavaş RekabetiCHP’nin en güçlü figürlerinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, halk nezdinde popülerliğini koruyan isimler. Ancak bu popülerlik, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarıyla birlikte bir dezavantaja dönüşebilir. Erdoğan’ın hamlesi tam da burada devreye giriyor. CHP’nin bu iki ismi üzerinden bir liderlik yarışı içine sürüklenmesi, partinin iç bütünlüğünü zedeleme potansiyeline sahip.Erdoğan’ın hedefi, CHP’yi içeriden bölerek, muhalefetin enerjisini kendi içinde tükettirmek. Parti içinde “Kim daha iyi aday?” sorusunun tartışılması, CHP’nin siyasi gündemini dağıtabilir ve seçmen gözünde güven kaybına neden olabilir. Bu durum, Erdoğan’ın kendi pozisyonunu daha güçlü bir şekilde savunmasına olanak tanıyacaktır.Koltuk Savaşı mı, Mevkii İdeali mi?Bu noktada CHP’nin en büyük sınavı, kişisel hırslarla parti menfaatlerini dengeleyebilmek. Eğer İmamoğlu ve Yavaş arasında bir liderlik mücadelesi baş gösterirse, bu durum sadece CHP’nin değil, tüm muhalefet bloğunun dağılmasına yol açabilir. Oysa Türkiye’nin ihtiyacı, kişisel koltuk savaşlarından çok, toplumun refahını önceleyen mevkii sorumluluğudur.CHP’nin, Erdoğan’ın stratejik hamlelerini boşa çıkarabilmesi için, parti içindeki bu potansiyel gerilimleri hızla çözüme kavuşturması gerekiyor. İki güçlü figürün birbiriyle rekabet etmek yerine, güçlerini birleştirerek ortak bir vizyon ortaya koymaları şart. Ancak bu şekilde Erdoğan’ın oyun planı bozulabilir.Erdoğan’ın Sessizliği: Fırtına Öncesi Sessizlik mi?Erdoğan’ın, CHP’nin erken seçim çağrılarına karşı sessizliği de bu stratejinin bir parçası olarak yorumlanabilir. Bu sessizlik, Erdoğan’a hem zaman kazandırıyor hem de muhalefeti daha fazla hataya sürüklüyor. Zira CHP’nin kendi içindeki liderlik tartışmaları, Erdoğan’ın bu sessizliğini avantaja dönüştürmesine olanak tanıyor.Erken seçim ihtimali gündemde olsa da, Erdoğan’ın zamanlama ve gündem kontrolü konusundaki ustalığı, muhalefet için büyük bir meydan okuma. CHP, bu meydan okumayı sadece iç birlikteliğini koruyarak ve halkın güvenini tazeleyerek göğüsleyebilir.Türkiye’nin Geleceği: Koltuklar mı Mevkiler mi?Erken seçim tartışmaları, aslında Türkiye’nin siyaset anlayışını yeniden değerlendirmek için bir fırsat sunuyor. Eğer siyaset, koltuk sevdası yerine mevkiilerin sorumluluğu üzerine inşa edilirse, toplumsal beklentilere cevap verebilir. Ancak bu, hem iktidarın hem de muhalefetin mevcut stratejilerini sorgulamasını ve yenilemesini gerektirir.Sonuç olarak, Erdoğan’ın stratejik hamleleri, CHP’nin birliğini ve gücünü test eden önemli bir sınav niteliği taşıyor. Türkiye’nin geleceği, siyasetin koltuklar üzerinden değil, mevkilerin toplum için nasıl bir anlam taşıdığı üzerinden şekillenecek. CHP’nin bu süreçte sergileyeceği tutum, sadece kendi kaderini değil, Türkiye’nin de siyasi rotasını belirleyecek.
GENEL
Yayınlanma: 16 Kasım 2024 - 13:59
Türkiye'de Koltuk mu, Mevkii mi?
Ezgi Yeşil yazdı; "Türkiye’de Koltuk mu, Mevkii mi?"
GENEL
16 Kasım 2024 - 13:59