“Suyun hafızası vardır derler; geçtiği yerleri unutmayan, dokunduğu taşlara iz bırakan bir sabırdır su.”Bugün suya dair yazmak bir zorunluluk değil, bir vicdan borcudur.İnsanoğlunun uygarlık yolculuğunun başlangıcında su hep vardı. Nil, Fırat ve Dicle gibi nehirlerin etrafında kurulan medeniyetler; suyun sadece bir ihtiyaç değil, bir yaşam biçimi olduğunun ilk göstergesidir. Türk kültüründe de su, “aziz” sayılmıştır. Atasözlerinde, şiirlerde, dualarda ve hatta yas törenlerinde su yer almıştır. Suyun döküldüğü her yerin bereketlenmesi, onun kutsallığına olan inancımızı yansıtır.Dervişlerin abdest aldığı kaynaklardan, Osmanlı’nın hayratlara akıttığı sulara kadar… Su sadece içilen bir madde değil, maneviyatın taşıyıcısı olmuştur. Ancak bugün bu aziz maddenin değeri, en çok kıymet bilenlerin değil, en çok tüketenlerin elinde tükenmektedir. Türkiye’de Su: Varlık İçinde YoklukTürkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değildir. Kişi başına düşen yıllık su miktarı yaklaşık 1.300 metreküp civarındadır ve bu da Türkiye’yi "su stresi" yaşayan ülkeler kategorisine sokar. İklim değişikliği, çarpık kentleşme, plansız tarımsal sulama ve endüstriyel kirlilik gibi sebeplerle bu değer her geçen yıl düşmektedir.2023 verilerine göre Türkiye'nin toplam kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar metreküptür. Ancak bunun %74’ü tarımda, %15’i evsel kullanımda ve %11’i sanayide tüketilmektedir. İsraf oranları da cabası… Evlerde akan çeşmeden tarladaki salma sulamaya kadar her alanda su, ne yazık ki kıymetini bilmeden harcanıyor. Ege Bölgesi’nde Su GerçeğiEge, tarihi boyunca Gediz ve Büyük Menderes nehirleriyle şekillenmiş, bereketli ovalarıyla bilinen bir coğrafyadır. Ancak bu güzel bölge de susuzluk tehlikesiyle karşı karşıyadır. Büyük Menderes’in kuruyan kolları, Gediz Nehri’nin kirlenmiş suları bunun en açık göstergesidir.Yer altı su kaynakları bilinçsizce çekilmekte, sulama kanalları modernize edilmediği için büyük kayıplar yaşanmaktadır. İzmir ve çevresindeki barajlar (Tahtalı, Balçova, Gördes gibi) yıllara göre doluluk oranlarında büyük dalgalanmalar yaşamaktadır. 2024 yazında İzmir’deki suyun %60’ı barajlardan değil, yer altı kaynaklarından sağlandı — bu ise sürdürülebilir olmadığı çok açık ve içinde bulunduğumuz yılda ise barajların alarm verdiği ve İzmir in yaklaşık 70 günlük suyu kaldığını maalesef görmekteyiz. Barajlar ve Politikalar: Doğrular, YanlışlarCumhuriyetin ilk yıllarından itibaren su yönetimi, Türkiye’nin kalkınma politikalarının önemli bir ayağı olmuştur. Özellikle 1950’lerden sonra baraj inşaatlarında büyük bir ivme yakalanmıştır. Atatürk Barajı, Keban, Karakaya gibi devasa projeler Türkiye’nin enerji ve sulama kapasitesini artırmıştır. Peki biz gencler olarak ne yapmalıyız; Bugünün gençliği olarak, sadece teknolojiye değil, doğaya da hâkim olmamız gerekiyor. Suyu bir hak değil, emanet olarak görmek; tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek; yerel yönetimleri ve merkezi otoriteyi bu konuda denetlemek; bilinçli birey ve topluluklar oluşturmak zorundayız.Yağmur suyu hasadı, gri su kullanımı, damla sulama sistemleri, doğal su havzalarının korunması gibi çözümler artık konuşmak değil, uygulamak zorunda olduğumuz konular.Suyun olmadığı bir dünyada teknoloji de, siyaset de, ekonomi de işe yaramaz. Çünkü su; medeniyetin olduğu kadar yaşamın da özüdür. Manşetimize gelecek olursak "Su Kadar Aziz Olmak" Kültürümüzde bir insana “Su gibi aziz ol!” denmesi, aslında bir temenniden fazlasıdır. Hem faydalı ol, hem hayırlı ol, hem de gittiğin yere bereket götür denir bu dua ile. Bugün bizden beklenen tam olarak budur: Gideceğimiz yerlere su gibi ışık götürmek. Suyun kıymetini bilen, onu israf etmeyen, koruyan bir nesil olmaktır. Türkiye’de su alanında son 23 yılda ciddi yatırımlar yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri (DSİ) öncülüğünde;930’dan fazla baraj,600'den fazla gölet ve bent,1.400’ün üzerinde sulama tesisi,600'e yakın içme suyu ve atık su tesisi,9.000 kilometreden fazla sulama kanalıhizmete alındı. Bu süreçte, “GAP Projesi” yeniden hız kazanmış, “Mavi Tünel Projesi” gibi dev içme suyu hatlarıyla Konya Ovası’na su verilmiş, büyükşehirlerin su güvenliği için entegre projeler geliştirilmiştir. Ayrıca hidroelektrik potansiyeli de ciddi biçimde kullanılmış, Türkiye’nin elektrik üretiminde HES’lerin payı %20’lere yaklaşmıştır.Cumhuriyet’in 100 yıllık su bilançosuna baktığımızda, altyapı açısından büyük ilerlemeler kaydedildiği açık. Ancak suyu sadece “taşınacak, dağıtılacak” bir kaynak gibi görmekten vazgeçip, bir yaşam döngüsünün parçası olarak değerlendirmek gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Eksikler ve Gelecek İçin Suya Dair Bizce Yapılması Gereken Başlıklar :1. Sürdürülebilirlik Temelli Ulusal Su Politikası:Türkiye’nin değişen iklim koşulları ve artan nüfusunu gözeterek, merkezi ve yerel yönetim iş birliğiyle yürütülecek uzun vadeli bir su stratejisi oluşturulmalı. 2. Tarımda Akıllı Sulama Sistemleri:Tarımsal sulamada damla ve yağmurlama sistemlerine geçiş zorunlu hâle getirilmeli. Çiftçilere teşvik ve teknik destek sağlanmalı. 3. Kentsel Yağmur Suyu Hasadı:Yeni imar alanlarında çatı üstü yağmur suyu depolama sistemleri zorunlu olmalı. Bu su, gri su olarak tuvalet ve bahçe sulamasında kullanılmalı. 4. Su Havzalarının Korunması:Başta Gediz, Sakarya ve Fırat havzaları olmak üzere büyük su kaynaklarının etrafı yapılaşmadan ve endüstriyel kirleticilerden arındırılmalı. 5. Su Okuryazarlığı Eğitimi:Okullarda ve toplumsal yaşamda “su okuryazarlığı” kavramı yerleştirilmeli. Her birey suya karşı sorumluluğunu öğrenmeli. 6. İzleme ve Saydamlık Mekanizmaları:Barajların doluluk oranları, içme suyu kalitesi, tarımsal su tüketimi gibi veriler anlık olarak kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmalı.Suya İhanet Etmeyen Bir Gelecek İçin;Bir çağın sona erişi çoğu zaman büyük bir patlama ile değil, sessiz bir kuraklıkla olur. Eğer suyu doğru kullanmazsak; ne ekonomimiz, ne tarımımız, ne de şehirlerimiz ayakta kalabilir.Bugün çocuklara öğrettiğimiz “musluğu kapatmayı unutma” uyarısı, yarının hayatta kalma formülü olabilir. Çünkü su artık sadece bir ihtiyaç değil, gelecek kuşakların varlık garantisidir. Ve biz, su kadar aziz olabilirsek…Onlara yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
YEREL
Yayınlanma: 27 Haziran 2025 - 13:26
Su Kadar Aziz Ol
Berke Kaya yazdı; "Su Kadar Aziz Ol"
YEREL
27 Haziran 2025 - 13:26
Tebrikler ????????????????????????