Santrale karşı bir araya gelen yöre halkı, santralin zeytin ormanlarına ve bölge doğasına zarar vereceğini bu nedenle jeotermal arama kuyuları hakkında suç duyurusunda bulunarak her türlü hukuki yola başvuracaklarını söyledi. Oluşum Haber Gazetesi Editörü Ezgi Yeşil köylüler ile sondaj kuyusunun olduğu şantiyeye geçti. Oradaki çıkan gürültü ve yeşil alan ormanlık arazide tahribatın manzarası tüyler ürpertti.
Orhanlı Muhtarı Birgül Bozkurt gazetemize yaptığı açıklamasında, “Doğaya zarar verecek olmasına karşıyız. Köyümüzü, halkımızı bilinçlendirsinler, doğaya zararı olup olmayacağını söylesinler. Yetkililerden konuyla ilgili açıklama bekliyoruz. Bizim köyümüz şevketi bostanıyla, mandalinasıyla bağıyla, zeytiniyle meşhurdur. Doğası güzellikleriyle anılsın. Çevreye zarar verecek bir işlem yapılmasına bizlerde karşıyız.” Dedi.
Köylü sakinlerinden Hasan Acı, “Gördünüz gibi bu manzara çok üzücü. Orhanlı köyü için bir facia. Yani başka bir yer bulamadılar mı? Burayı işgal edip köyün başına çöreklendiler. Sanayileşmemiş bir köy. İzmir’in köylerinden bir köy vardı burayı da el birliği ile halletmeye çalışıyorlar. Elimizden geldiği kadarıyla bu işe engel olacağız. Sonuçlanmasını beklemeyeceğiz. Tepki göstereceğiz. İnşallah bir sonuca varırız. Biz burada bu çalışmanın yapılmasını istemiyoruz. Bu doğanın içine yapılan bir katliamdır. Hiçbir yerden izin almadan tapu alanlarını işgal edip bu malzemeleri getirdiler. Hastalıktan faydalandılar. Depremden faydalandılar. Hava şartlarından faydalanan bu tesisi buraya kurdular ve şu an hala devam ediyor. İçler acısı bir durum. Yani bu bir felaket. Bir işgaldir. Varımız yoğumuz ürünlerimiz vardı. Dışarıdan gelen insanlar vardı. Buraya yaşamaya, temiz hava, nefes almaya gelmişlerdi. O insanlara da zehir ettiler burayı. Herkes artık yerini satma derdinde. Buradan kaçma derdinde bu tesisi gördüklerinden beri. Biz bunu kesinlikle istemiyoruz ve buna karşıyız. Bu Orhanlı için bir ölümdür. Lütfen gerekli mercilerden bize yardımcı olun destek çıkın. Biz kime sığınacağız, dert yanacağız. Kimse bize destek çıkmıyor. Biz kendi çabalarımızla bir şey söylemeye çalışıyoruz. Fakat bir sonuca varmıyoruz. Gece gündüz bu faaliyet devam ediyor. Yine gerekli mercilere sesleniyorum: Sizlerden rica ediyorum. Devlet büyüklerinden olsun buna bir “DUR” deyin. Bunu yapacak başka bir alan yok mu burada? Köyümüz yaklaşık buraya mesafesi 1 km. Yani bunun buraya yapılması şart mı? Biz sizden köyün yaklaşık 5-10 km ilerisinde yapmanızı istiyoruz.
Ezgi Yeşil: Peki jeotermal olsa tarıma katkı sağlanabilir mi?
Hasan Acı: Bunun neresi güzel. Bu sanayinin neresi güzel. Dumanı mı, zehri mi, kükürt mü, gürültüsü mü, görüntü kirliliği mi? Bu şirketler buradan para kazanacak. Bu köyü hiçe sayıyorlar.
Ezgi Yeşil: Daha önceden de Orhanlı köyünde sizlerde buranın yerlisi olarak maden ocağı ile ilgili ve öncesinde de gölet ile ilgili şikayetler oldu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Hasan Acı: Burada daha öncedeki projede sulama göleti yapılacaktı. Tarımsal amaçlı olacaktı. Maalesef bazı çevreler bu sulama göletine karşı çıktı. Nedense neye dayanarak. Gölet olduğu zaman Burada binlerce hayvan barınacaktı. Bu alanlar hep sulak tarım arazisi olacaktı. Sulama göletine karşı çıktılar. Ama bu jeotermal elektrik üretim şantiyesine maalesef kimse ses çıkarmadı.
Halil Demir: Burada yalnız kuyu olayı yok. Yani burası santralin yeri. Şimdi kuyu açması burada belki tehlikeli olduğunu gösteriyorlar. Buraya santrali yapacak. Santrali yaptığı zaman bunun gazını nereye verecek. Şimdi onlara sorarsanız diyecekler ki yeraltına basıyoruz. Böyle bir sistem doğanın niteliğinde yok yani.
Ezgi Yeşil: Firmadan yetkili birisinin bu noktada zarar veremeyeceğini söylediler mi?
Hasan Acı: Köylüye hiçbir bilgi verilmedi. Pandemiyi, depremi fırsat buldular ve bu sessizlik içinde bu tesisi buraya kurdular. Hiç kimse bu vatandaşa herhangi bir bilgi vermedi. Yani size ne yararı olacak, ne katkısı olacak hiç kimse söylemedi. Bu köyde yaşayan biziz. Bize gerekli mercilerden haber verilmeliydi.
Halil Demir: İnsanlarda susturulmaya çalışılıyor.
Hasan Acı: Burası ana sondaj kuyusu. Bütün bağlantılar, faaliyetler buradan geçiyor.
Mehmet Yeşilyurt: Bizim bunlarla uğraşmamız yerine yetkililerin uğraşması lazım. Çünkü burada 14 tane kuyu açılıyor. Bu 14 kuyunun en azından 5`i tesis olacak buraya nereye olacaksa. Şimdi vatandaş kime anlatacak derdini. Burasının her tarafı doğa. Bu insanlar artık şehre gittiler. Çocukları ekmek parası kazanmak için şehre gittiler. Sakin bir yerde yaşamak için geri döndüler. Ama bununla karşılaştılar.
Mehmet Yeşilyurt: Gürültü çok fazla. Gece gürültüden uyuyamıyoruz. Sesimizi duyan yok.
Hasan Acı: Tapusu olan insanlar orman yolunu kullandılar. Fakat bu çalışanlar gece vakti bütün fidanları hiçbir merciden izin almadan kepçe ve dozerle ezdiler, yok ettiler. Eğer bunu yapan bir köylü olsaydı inanın şu an hapisteydi. Ve bunlara Orman Bölge Müdürlüğü, Orman Şefliği hiçbir müdahale yapmadı. Lütfen buna biri dur! desin.
Mehmet Yeşilyurt: Doğanın vahşice katledildiği örneklerden biri. Birçok yine böyle yerler var. Ortak şeyleri yapan şirketlerin kazançları oluyor. Ekolojik dengenin hiçe sayıldığı sadece kazancın öne çıkarıldığı örneklerden biri. İşin ilginç tarafı da; doğanın, insanların yaşam alanlarının ortadan kaldırılması. Arkadaşlar da belirtti. Devletin çevreyi bizden daha çok düşünmesi gerekiyor. Devlet sermayeden taraf mıdır? Halkın karşısında mıdır? Bunun halk tarafından düşünülmesi lazım. Bir valilik, kaymakamlık devletin ilgili çevreyle alakalı birimlerinin hiçbiri gelipte bu projenin olumlu veya olumsuz yönde ne yetkileri var söylemedi. Halkı rahatlatma adına bilgi verilmedi.
Ezgi Yeşil: Peki burada tarım arazisi veya jeotermal su kaynaklarının verimli bir şekilde kullanmaya halka arz ederek de böyle bir çalışma yapılsaydı bir vatandaş olarak ne derdiniz?
Halil Demir: Bu proje detaylarının halka anlatılması lazım. Dünya`da buna benzer örneklerde devletlerin halk tarafında olduğunu biliyorum. Zararlı olabilecek atıkların gerek gaz çıkışını gerekse yer altından çıkarılan birçok bileşikler içeren atık suların tekrar aynı derinlikte yer altına verilmesi gibi ayrıntıların anlatılması lazım.
Orhanlı Muhtarı Birgül Bozkurt gazetemize yaptığı açıklamasında, “Doğaya zarar verecek olmasına karşıyız. Köyümüzü, halkımızı bilinçlendirsinler, doğaya zararı olup olmayacağını söylesinler. Yetkililerden konuyla ilgili açıklama bekliyoruz. Bizim köyümüz şevketi bostanıyla, mandalinasıyla bağıyla, zeytiniyle meşhurdur. Doğası güzellikleriyle anılsın. Çevreye zarar verecek bir işlem yapılmasına bizlerde karşıyız.” Dedi.
Köylü sakinlerinden Hasan Acı, “Gördünüz gibi bu manzara çok üzücü. Orhanlı köyü için bir facia. Yani başka bir yer bulamadılar mı? Burayı işgal edip köyün başına çöreklendiler. Sanayileşmemiş bir köy. İzmir’in köylerinden bir köy vardı burayı da el birliği ile halletmeye çalışıyorlar. Elimizden geldiği kadarıyla bu işe engel olacağız. Sonuçlanmasını beklemeyeceğiz. Tepki göstereceğiz. İnşallah bir sonuca varırız. Biz burada bu çalışmanın yapılmasını istemiyoruz. Bu doğanın içine yapılan bir katliamdır. Hiçbir yerden izin almadan tapu alanlarını işgal edip bu malzemeleri getirdiler. Hastalıktan faydalandılar. Depremden faydalandılar. Hava şartlarından faydalanan bu tesisi buraya kurdular ve şu an hala devam ediyor. İçler acısı bir durum. Yani bu bir felaket. Bir işgaldir. Varımız yoğumuz ürünlerimiz vardı. Dışarıdan gelen insanlar vardı. Buraya yaşamaya, temiz hava, nefes almaya gelmişlerdi. O insanlara da zehir ettiler burayı. Herkes artık yerini satma derdinde. Buradan kaçma derdinde bu tesisi gördüklerinden beri. Biz bunu kesinlikle istemiyoruz ve buna karşıyız. Bu Orhanlı için bir ölümdür. Lütfen gerekli mercilerden bize yardımcı olun destek çıkın. Biz kime sığınacağız, dert yanacağız. Kimse bize destek çıkmıyor. Biz kendi çabalarımızla bir şey söylemeye çalışıyoruz. Fakat bir sonuca varmıyoruz. Gece gündüz bu faaliyet devam ediyor. Yine gerekli mercilere sesleniyorum: Sizlerden rica ediyorum. Devlet büyüklerinden olsun buna bir “DUR” deyin. Bunu yapacak başka bir alan yok mu burada? Köyümüz yaklaşık buraya mesafesi 1 km. Yani bunun buraya yapılması şart mı? Biz sizden köyün yaklaşık 5-10 km ilerisinde yapmanızı istiyoruz.
Ezgi Yeşil: Peki jeotermal olsa tarıma katkı sağlanabilir mi?
Hasan Acı: Bunun neresi güzel. Bu sanayinin neresi güzel. Dumanı mı, zehri mi, kükürt mü, gürültüsü mü, görüntü kirliliği mi? Bu şirketler buradan para kazanacak. Bu köyü hiçe sayıyorlar.
Ezgi Yeşil: Daha önceden de Orhanlı köyünde sizlerde buranın yerlisi olarak maden ocağı ile ilgili ve öncesinde de gölet ile ilgili şikayetler oldu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Hasan Acı: Burada daha öncedeki projede sulama göleti yapılacaktı. Tarımsal amaçlı olacaktı. Maalesef bazı çevreler bu sulama göletine karşı çıktı. Nedense neye dayanarak. Gölet olduğu zaman Burada binlerce hayvan barınacaktı. Bu alanlar hep sulak tarım arazisi olacaktı. Sulama göletine karşı çıktılar. Ama bu jeotermal elektrik üretim şantiyesine maalesef kimse ses çıkarmadı.
Halil Demir: Burada yalnız kuyu olayı yok. Yani burası santralin yeri. Şimdi kuyu açması burada belki tehlikeli olduğunu gösteriyorlar. Buraya santrali yapacak. Santrali yaptığı zaman bunun gazını nereye verecek. Şimdi onlara sorarsanız diyecekler ki yeraltına basıyoruz. Böyle bir sistem doğanın niteliğinde yok yani.
Ezgi Yeşil: Firmadan yetkili birisinin bu noktada zarar veremeyeceğini söylediler mi?
Hasan Acı: Köylüye hiçbir bilgi verilmedi. Pandemiyi, depremi fırsat buldular ve bu sessizlik içinde bu tesisi buraya kurdular. Hiç kimse bu vatandaşa herhangi bir bilgi vermedi. Yani size ne yararı olacak, ne katkısı olacak hiç kimse söylemedi. Bu köyde yaşayan biziz. Bize gerekli mercilerden haber verilmeliydi.
Halil Demir: İnsanlarda susturulmaya çalışılıyor.
Hasan Acı: Burası ana sondaj kuyusu. Bütün bağlantılar, faaliyetler buradan geçiyor.
Mehmet Yeşilyurt: Bizim bunlarla uğraşmamız yerine yetkililerin uğraşması lazım. Çünkü burada 14 tane kuyu açılıyor. Bu 14 kuyunun en azından 5`i tesis olacak buraya nereye olacaksa. Şimdi vatandaş kime anlatacak derdini. Burasının her tarafı doğa. Bu insanlar artık şehre gittiler. Çocukları ekmek parası kazanmak için şehre gittiler. Sakin bir yerde yaşamak için geri döndüler. Ama bununla karşılaştılar.
Mehmet Yeşilyurt: Gürültü çok fazla. Gece gürültüden uyuyamıyoruz. Sesimizi duyan yok.
Hasan Acı: Tapusu olan insanlar orman yolunu kullandılar. Fakat bu çalışanlar gece vakti bütün fidanları hiçbir merciden izin almadan kepçe ve dozerle ezdiler, yok ettiler. Eğer bunu yapan bir köylü olsaydı inanın şu an hapisteydi. Ve bunlara Orman Bölge Müdürlüğü, Orman Şefliği hiçbir müdahale yapmadı. Lütfen buna biri dur! desin.
Mehmet Yeşilyurt: Doğanın vahşice katledildiği örneklerden biri. Birçok yine böyle yerler var. Ortak şeyleri yapan şirketlerin kazançları oluyor. Ekolojik dengenin hiçe sayıldığı sadece kazancın öne çıkarıldığı örneklerden biri. İşin ilginç tarafı da; doğanın, insanların yaşam alanlarının ortadan kaldırılması. Arkadaşlar da belirtti. Devletin çevreyi bizden daha çok düşünmesi gerekiyor. Devlet sermayeden taraf mıdır? Halkın karşısında mıdır? Bunun halk tarafından düşünülmesi lazım. Bir valilik, kaymakamlık devletin ilgili çevreyle alakalı birimlerinin hiçbiri gelipte bu projenin olumlu veya olumsuz yönde ne yetkileri var söylemedi. Halkı rahatlatma adına bilgi verilmedi.
Ezgi Yeşil: Peki burada tarım arazisi veya jeotermal su kaynaklarının verimli bir şekilde kullanmaya halka arz ederek de böyle bir çalışma yapılsaydı bir vatandaş olarak ne derdiniz?
Halil Demir: Bu proje detaylarının halka anlatılması lazım. Dünya`da buna benzer örneklerde devletlerin halk tarafında olduğunu biliyorum. Zararlı olabilecek atıkların gerek gaz çıkışını gerekse yer altından çıkarılan birçok bileşikler içeren atık suların tekrar aynı derinlikte yer altına verilmesi gibi ayrıntıların anlatılması lazım.
İLGİLİ VİDEO
KÖYLÜNÜN JESLE İMTİHANI