On binlerce yıldır yaşadığımız dünyamıza medeniyetler getiren yüzlerce uygarlığa ev sahipliği yapmış, yurt sahipliği yapmış yaşlı ve kadim Anadolu topraklarının yorgun insanları; açlık sınırında yaşamaya mahkumedilmiş yüce Türk Milletinin yoklukla imtihanı devam ederken şimdi yapay gündem ile varlık sorunu da yaratılmaya çalışılmaktadır.Sanki bu kadim topraklarda Türk-Kürt ayrımı varmış, Türkler Kürtleri eziyor, hükmediyormuş da onların da haklarını onlara vermek gerekiyormuş safsatası ile mevcut iktidar Ortadoğuda taşlar yerinden oynamış, yangın her an kendi topraklarımıza da sıçrayabilecekken yapay gündem ile erken seçim hazırlıklarına başlamıştır.Kürtleri yıllardır terörize eden, bölgelerindeki feodaliteleri devam etsin diye uyuşturucu, kaçakçılığı, mafyavari her türlü kirli işlerde aracı olarak terör örgütünü kullanarak siyasal ve ekonomik güçlerini artıran sözde baronları, şimdi iktidar cephesinin sırf bir dönem daha koltukta oturabilmesi adına kirli, pis siyasetlerinde güç birliği ile hep beraber ülkemizin 70 - 75 milyon yurttaşımızın kanını içmeye, canını almaya, aldatmaya, sömürüp posasını bir kenara atmaya devam etmek istemektedirler.Ülkenin asli evlatları, Anadolu’muzun asıl sahipleri, geleceğimizin ümitleri gençlerimiz; vatanlarını sosyal ve ekonomik nedenler ile terk ederken duymayan, görmeyen iktidar ve ona yalakalık yapanlar ortadoğu’nunkaranlık çağ zihniyetinde keyif ile yüzecek, beslenerek kendi ihtişamını koruyacak oyunlar sergilemeyi başarı olarak lanse etmektedirler.Amaçları Türkiye Cumhuriyeti Sınırlarında yaşayan Türk Milleti olsaydı, tek başlarına sorgusuz sualsiz at oynattıkları, aynı koltuklarda oturdukları iktidarlarının 23 ncü yılında insanlarının %80-85 ini açlık sınırında yaşamaya mahkum etmezlerdi.Bunların neredeyse %80-85 inin dini imanı, sevdası yeşil renkli kağıtlardır...Bu coğrafyanın gerçek evlatları da bu tuzağa düşmeyecektir.Aynı ilkokul, aynı ortaokul, aynı lise, aynı yüksekokullar, aynı üniversitelerde aynı sıralarda, aynı masalarda çay içip, yemek yediğim, evimde konuk edip, evinde ev sahibiymiş gibi kendimi hissettiğim onlarca, yüzlerce Kürt arkadaşım, dostum oldu.Aynı huzur, aynı güven ve aynı mutluluğu hedefleyen insanlardık ve asla ayrışmayı değil, bütünleşmeyi düşünürdük. Halen de düşünüyoruz.Kuvvetle muhtemel, bu iktidar bu ülkenin insanları ile dalga geçiyor.Ekonomiyi, adaletsiz gelir dağılımını, eğitimde, sağlıkta yaşattığınız sıkıntıları hatırlatarak yeni yeni hayaller ile yeni yeni gündemler yaratmayın, unutturamazsınız.Tek derdiniz ve isteğiniz; kırmızı ceylan derili koltuklarda biraz daha oturup, halkınıza üstten bakıp onun üzerindeki baskı ile köle düzeninizin devamıdır.“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümidetmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Mustafa Kemal ATATÜRK”Yaşasın tam bağımsız laik Türkiye Cumhuriyeti yaşasın Mustafa Kemalin Askerleri.Ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu Türküm diyebilene… Vahdi SARIKAYA[email protected]
YEREL
Yayınlanma: 12 Ocak 2025 - 17:20
Güncelleme: 13 Ocak 2025 - 16:24
Anadolumuzu Vermeyeceğiz
Vahdi Sarıkaya yazdı; "Anadolumuzu Vermeyeceğiz"
YEREL
12 Ocak 2025 - 17:20
Güncelleme: 13 Ocak 2025 - 16:24